Kesk Samsun Şubeler Platformu: “Olur, ‘Ülkede Market Rafları Dolu.’ Ama Ceplerimiz Abes. Peki, ‘Çarklar Dönüyor.

MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Samsun Şubeler Platformu, KESK’in bugün Ankara’de Tandoğan’bile yapmayı planladığı “Intihap bütçesi değil, kesim bütçesi istiyoruz” mitingine müsaade verilmemesini protesto etti. Yapılan açıklamada; “Peki, ‘ülkede market rafları komple.’ Ama bizim cüzdanlarımız, ceplerimiz yersiz. Evet, ‘çarklar dönüyor.’ Ama o çarklar halkı, emekçileri, fakirleştirmek, etkisiz tezyit etmek; benzeri apaz zengini daha varlıklı gitmek için dönüyor. Diyorlar kim; ‘Hiç kimse bu kölelik ve fukaralık programımıza itiraz etmesin, hakkını aramasın, sorgusuz sualsiz biat etsin” denildi.

KESK Samsun Şubeler Platformu, konfederasyonun Ankara’da zaman yapmayı planladığı “Seçim bütçesi değil, inikat bütçesi istiyoruz” mitingine Ankara Valiliği eliyle cevaz verilmemesini; İlkadım ilçesindeki Süleymaniye Geçidi’nde ihtarname etti. Şubeler Platformu Aktarılma Sözcüsü Mustafa Niyazi Keder, şunları söyledi:

“Devlet yerine zamanla derinleşen benzeri çoklu krizin ortasındayız. Hanay pahalılığından işsizliğe, hususiyet ve adaletten bağırsak ve aut politikaya kadar temas alanda adeta çıkmaz tıpkı sokağa sürüklenmiş bulunuyoruz. Karşımızda iki büyüklük tablosu var. Birinci tabloda faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen yüzde 1’lik mutlu azınlık; servetine dünyalık katıyor, semirdikçe semiriyor. İkincisinde emeği ile barışma mücadelesi verenlerden yoksullaştırılan halktan oluşan işçiler, emekçiler, minimal ücretliler, emekliler, çiftçiler, basit esnaflar, işsizler, sıkı gelirliler adına, halkın yüzde 99’u.

Düşük gösterilen TÜİK enflasyonu üstelik çıktı bu ülkede yaşanan işsizliği, hayat pahalılığını gizlemeye yetmiyor. Amma ülkeyi yönetenler, ‘Gelişmiş ülkelerde dahi raflar gereksiz, dünya başkaca kaslı günindi ülkeleri bizi kıskanıyor’ nutukları atıyorlar. Tamam, ülkede market rafları meşbu ama bizim cüzdanlarımız, ceplerimiz yersiz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk. Kış kapıya dayandı. gaz, canlılık faturası kabusumuz baştan başladı. Bu iktidarın bir planı ve programı var.

Bu programı Maliye Bakanı aylar önce itiraf etti. Hangi dedi Maliye Bakanı? “Bu sistemden ensiz gelirliler dış yetiştirici firmalar, ihracatçılar kar ediyorlar. Çarklar dönüyor.’ Tamam, çarklar dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, fakirleştirmek, atıl tasarruf etmek; bire bir apaz zengini henüz varlıklı söylemek amacıyla dönüyor. Elhasıl ülkeyi yönetenler diyorlar kim; ‘Hiç kimse bu boyunduruk ve verimsizlik programımıza itiraz etmesin, hakkını aramasın, sorgusuz sualsiz biat etsin.’ Bunun üzere grevlerimizi toplantılarımızı, basın açıklamalarını, mitinglerimizi yasaklamakta çizgi tanımıyorlar.

17 Aralık’ta Ankara’da gerçekleştireceğimiz ‘Artık yeter! Emekten halktan yana, seçim bütçesi değil itilaf bütçesi istiyoruz’ şiarlı mitingimize ilgili Ankara Valiliği tarafından sunulan cevap; bunun serencam örneğidir. Ankara Valiliği haftalar ilk Tandoğan Meydanı için yaptığımız başvuruya teferruatlı süre karşılık vermemiştir. Mitinge 48 saat kaldığında verilen cevapta ise miting yerinin Anıtpark yerine belirlendiği bildirilmiştir. Dahi miting kısa tıpkı saat dilimi ile sınırlandırılmak istenmiştir. Ilkin üyelerimiz tutmak amacıyla hep illerden Ankara’ya ati on binlerce işçi ve amele Anıtpark’a sıkıştırmayı hedeflemenin biricik aynı anlamı vardır. O bile fiili miting yasağıdır. Kanunuesasi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış güruh ve gösteri yürüyüş hakkı ile örgütlenme, ifade ve bellek özgürlüğüne darbedir.  Buradan aynı kez daha altını çiziyoruz. Bu yasaklayıcı ve engellenmeler bize düşüncesiz etap attıramayacaktır. Bu hukuksuzluklar silsilesi son buluncaya büyüklüğünde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Hepimiz biliyoruz ki zaman TBMM’birlikte görüşmeleri tamamlanacak olan bütçede işçiler gine yok. Amme emekçileri tekrar yok. Açlık sınırı altına itilen on milyon minimal ücretli, 3 bin 500 TL ile açlık sınırının yarısına üstelik balya gelmeyen bire bir maaş uygun tanıdık milyonlarca emekli yok. Kadınlar, çoluk çocuk yok. Kamu hizmetlerine, eğitime, sağlığa, ulaşıma yatırım yok. Ne var tamam? Henüz bildirme yeniden ayrıklık diye niteleyerek, muafiyet diye niteleyerek sermayeden 750 Milyar TL vergiyi almaktan çekilme var. Yeniden Seçkin 100 TL vergimizin 5 TL’sinin Düzem Korumalı Yatırım (KKM) sistemine 6 TL’sinin da ve bakım alsak da almasak bile müşteri garantili şehir hastanelerine, misil, güreşçi köprüsü, havaalanı projelerine hazine garantisi adına gitmesi var. Temas 100 TL verginin yer az 15 TL’sini “Savuma-Asayiş Harcamaları” adı altında silahlanmaya, patırtı ve savaş politikalarına gitmesi var” diye konuştu.

Ülkeyi yönetenler zaman EYT, sözleşmeli istihdam, minimal ecir artışı kadar konuları seçme yatırımı haline getirmeye çalışıyor.  Kaldı kim bugüne kadar ne ahit kaşıkla verseler, kepçe ile köylü aldılar. Bu bütçede güzeşte seneye bakarak yüzde 150 küsurat vergilerin cemi yükü tekrar emekçilerin, halkın omuzlarına yıkılması da bu durumu ispatlıyor. Rastgele husus tıpkı yana ayrımsız ülkede değme üç çocuktan biri okula aç gidiyorsa ve o ülkeyi yönetenler bu çocuklara tıpkısı kere aşındırmak talebini reddediyorsa, işçiye, emekçiye kesenin ağzını açması elhak beklenemez. Yüzdelik 1’in çıkarı üzere yüzde 99’u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa alın kanayaklı değiliz. Çağrımız işçisi, kamu emekçisi, emeklisi, minimal ücretlisi, kadını, genci ile bu düzenin çarkları ile yoksullaştırılan, ezilen, ötekileştirilen herkesedir.”

Share: