Türkiye’nin Çınarları-Foto sanatçısı Güler Ertan Açıklaması

Türkiye’bile foto alanında profesör olan geçmiş karı akademisyen Prof. Güler Ertan, foto sanatına ait, “Fotoğraf bir zamanda belgedir. Görsel belleği oluşturur. Çünkü yıllar sonra gerek mimarlık biçimi, gerekse laf tarihi, birçok şeyi doküman adına gelecek kuşaklara taşıyacak.” dedi.

Kültür, laf, bilgi, spor, siyasa ve gelişim dünyasının ermiş isimlerini “Türkiye’nin Çınarları” projesi kapsamında fotoğraflayan Küçük Asya Ajansı, bu kapsamda ışık sanatçısı Güler Ertan’ı bile fotoğrafladı.

Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 1940’ta dünyaya gelen ve kendisini terbiyeci namına tanımlayan Ertan, hikmet toplamak, araştırma tahsis etmek için terbiyeci olmayı, çok mülk kazanmaya tercih ettiğini söyledi.

Işık sanatçısı Ertan, fotoğraf konusundaki akademik kariyerine ilişik, “Bir unvanı taşıyabilmek üzere bilgi birikiminizin, sevecenliğinizin olması, götürümlü ve azimli olmanız gerekir. Bunları yapabilmek o dönemde haddinden fazla himmet gerektiriyordu. Fotoğraf alanında ilk avrat profesör olmam hem çokça baskı hem de haddinden fazla değerliydi. Maalesef şimdi pedagog yetişmiyor. Fotoğraf hemen konuşma değil benzeri zamanda danışma eserini yaratan zanaattır.” ifadelerini kullandı.

Eğitimde becerikli-şakirt ilişkisinin öneminin altını çizen Ertan, tekellüm eğitiminin test usulüyle değil uygulamayla verilmesi gerektiğini dile getirdi.

“Balaban tıpkısı savaşım sonucu profesörlüğümü aldım”

Güler Ertan, bol fotoğrafhane olabilmek amacıyla çok fotoğraf kaplamak ve görsel belleği zenginleştirmek gerektiğine dikkati çekerek, “Kataloglara çok bakın. Birinci, sebep birinci ergin araştırın. Işığı mı, rengi mi? Hastalık? O ant kendinizin eksikliğini ortaya çıkartırsınız diyerek düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

İlkokulu Susurluk’ta bitirdikten sonradan İstanbul Kız Lisesinde eğitimine devam ettiğini kaydeden Ertan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Foto hocamız bir ahit, ‘Herkes evinin camından gördüğü içtima resmini yapsın.’ dedi. Ego birlikte oturdum Ankara Pazarı’nın bitişiğindeki Bahir Çelik Apartmanını çizdim. Okula götürdüm amma hocam, ‘Bunu sen yapmamışsın.’ dedi. Eve geldim, ağladım. O ahit Safiye Ayla’nın eşi Şerif Muhittin Targan, birlikte kaldığım ailenin ahbabıydı. Beni ağlar görünce resmi eline aldı, ‘Bu yavru sanatkâr olur.’ dedi. Liseyi bitirdikten sonradan Celal Tatbiki Güzelce Sanatlar Faziletli Okulunun imtihan ilanı açıldı. Girdim ve çizge sanatlar bölümünü kazandım. Ondan bilahare sergüzeşt devam etti.”

Güler Ertan, bir sanat dalının oluşması amacıyla sözlüğünün olması gerektiğine belen ederek, “Profesörlük tezi kendisine Açıklamalı Fotoğraf Sözlüğü’nü yazdım. Ensiz içre ve dışında çokça fotoğraf çektim. Fotoğrafın herhangi bir yönüne değindim. Büyük tıpkı savaş sonucu profesörlüğümü aldım. Profesörlüğü üstelik almamın nedeni, benim ileriye çevrilmiş hep planlı, programlı olmamdan. Marmara Üniversitesinde ışık bölümü yoktu. Başvurma ettim ve tüm 30 sene sonraları kurabildim.” diye niteleyerek konuştu.

“Başarıya başvurmak amacıyla hırsa gerek bulunmayan”

Viyana’daki Höhere Graphische Bundes -Lehr- Und Versuchsanstalt isimli danışma okulunda reprodüksiyon eğitimini aldığını belirten Ertan, “Orada kağıdı dahi parayla alırdık. Renkli fotoğraf kağıdı alabilmek amacıyla tramvaya binmez, yürürdüm. Çünkü sadece bursla gittim ben. Orada küçük çok molekül öğrendim. O zamanlar Türkiye’dahi foto bölümü namevcut. Viyana’da haddinden fazla adamakıllı benzeri işporta hazırladım ve o işporta, bütün Avrupa’yı dolaştı. Münasebetsiz odada 7-8 saat çalışıyorduk. Geldiğimde birlikte foto bölümünü oradan kopya ettim diyebilirim.” dedi.

Ertan, fotoğraf karesinin kişinin bakış açısını, bilgisini ve ayrımsız zamanda kültürünü ortaya koyabileceğine bel ederek, şunları kaydetti:

“Foto tıpkısı zamanda belgedir. Görsel belleği oluşturur. Çünkü yıllar sonradan lüzumlu mimari biçimi, gerekse tekellüm tarihinde birçok şeyi belge adına ati kuşaklara taşıyacak. Fakat ışığı bilmiyorsa o kareye sanatsal bire bir derece katamaz. Nereden cazibe yapılıyor bilmiyorsa o akıllıcasına bire bir doküman olmayacak. Bence çağrıştırmak ve yolmak çok yetişkin. Demincek çıktı bunun beraberinde düzenlemeyi getiriyorum. Yani kıymetlendirme anlatmak. Bu bile bilgiye göre oluyor. Ben kalkıp birlikte benzeri Türk motifini Rönesans’a koyarsam gayrimümkün. Mesela ben tıpkısı sunumumda aynı kadrajda üçlü, dörtlü fotoğraflar koydum. Sunumu dahi monotonluktan nüfuz etmek lazım. Ama bunu yaparken yozlaştırmayacaksınız. Foto yeniden fotoğraf kendisine kalmalı.”

Foto alanında bir şeyler boşaltmak talip gençlere haddinden fazla çalışmaları, etkin olmaları ve selamet yapmaları tavsiyesinde bulunan usta resimci, bildiklerini öğretmekten on paralık vazgeçmeyeceğinin altını çizdi.

Prof. Ertan, istişareye ve kuma akla haddinden fazla derece verdiğini vurgulayarak, “Bir karenin amacına ulaşabilmesi için calip kişinin amacı neyse onun karşılığını verebilmiş olması gerekir. Başarıya gezmek amacıyla hırsa icap bulunmayan. Doğru yolu seçip, akıllıcasına mesafeleri katetmek geçişsiz. Genişlik önemlisi de hikmet birikimidir. Akıllıcasına bilgelik olduğunda, âdem akıllıca kararı verir. Günün temas saatinde fotoğraf somurtuk. Bu dahi tıpkı bilgidir. Aynı fotoğrafın gür olması için estetik kaygısının haddinden fazla gani olması geçişsiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Share: